Bir önceki menüye geri dönmek için buraya tıklayın! MİMARCA


ANADOLU’DA KONUT VE TÜRK EVLERİ - 1

İnsan ırkının binlerce yıllık tarihi içerisinde en dikkat çeken uğraşılarından birisi yaşadığı doğal çevreyi çeşitli ihtiyaçları doğrultusunda düzenlemesi ve değiştirmesidir. Konutun kökeninde de bu uğraşı vardır. Doğadaki tüm canlılar gibi insanlar da dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı bir yere, bir şeye sığınma ihtiyacı duymuşlardır. Ancak, konutu sadece fiziki ihtiyaçların karşılandığı maddi öğeler olarak değerlendirmek yanlıştır. Bunlar aynı zamanda sosyal, kültürel ve duygusal ihtiyaçlarımızı da karşılayan, insana ait olma hissini aşılayan ortamlardır.
 

Yerleşik hayata geçilmesi beraberinde ilk mimari faaliyetleri de getirmiştir. Doğal olarak ortaya konulan ilk eserler tapınak, saray, hisar gibi anıtsal mimari ürünleri değil basit konutlar ve depolar olmuştur. Dolayısıyla mimarinin kökeninin konut mimarisinde yattığını söylemek yanlış olmaz.
 

İç Asya’da uzun yıllar göçebe ve yarı-göçebe bir hayat süren Türklerin konut ihtiyaçlarını yazı geçirdikleri yaylaklarda yurt adı verilen çadırlarla, kışı geçirdikleri kışlaklarda ise ahşap veya kerpiç evlerle giderdikleri tarihsel kaynaklardan anlaşılmaktadır. Özellikle çadır, göçebe Türklerin hayatında önemli bir yer işgal etmiş, hatta gerek Orta Asya’da gerekse Anadolu’da taş-tuğla gibi malzemelere dayalı mimariyi bile etkilemiştir.
 

Türklerin geçmişte yerleşik oldukları topraklar üzerinde edinmiş oldukları mimari geleneklerle, Anadolu üzerinde karşılaşmış oldukları mimari geleneklerin yüzyıllar içerisinde kaynaşması sonucu bu gün genel olarak “Türk Evi” olarak adlandırılan olgu ortaya çıkmıştır. Saraylar bir kenara bırakılacak olursa 16. yüzyıl öncesine ait orijinal yapısını koruyabilmiş yapıtların günümüze kadar ulaşamaması nedeniyle Türk konut mimarisinin oluşumu ve gelişimi hakkında kesin şeyler söylemek pek mümkün görünmemektedir. Ancak elde bulunanlar bu olgunun Anadolu’da tekdüze bir yapı olarak karşımıza çıkmadığını, farklı bölgelerin farklı şartlarının mimari üzerinde yerel, ayırt edici özellikler oluşturduğunu göstermektedir. Fakat her şeye rağmen ailenin toplum yapısı içerisindeki yeri, İslam dini ve günlük yaşamın özellikleri gibi etmenler yapıtlara bir bütünlük kazandırmıştır.
 

Türk konut mimarisi ile ilgili pek çok araştırmanın en önemli konusunu tipoloji sorunu oluşturmuştur. Evlerin ayrımı, genel olarak “sofa” denilen ve evin içinde sirkülasyonu sağlayan mekanın yer ve şekline göre oluşturulmuştur.
 

İklimin yanı sıra malzeme ve tekniği de göz önünde bulundurarak Anadolu’yu konut mimarisi açısından yedi bölgeye ayırmaktadır:
 

Güneydoğu Anadolu’nun Kuzey Suriye ile ortak kültürünün ifadesi taş konut mimarisi
Erzurum’dan öteye Kuzey Doğu Anadolu’nun Güney Kafkasya ve Dağıstan ile akraba ahşap hatıllı taş mimarisi
Doğu Karadeniz bölgesinde görülen karakteristik ahşap iskeletli ev mimarisi
Ege ve Akdeniz Bölgesinin düz damlı kübik taş mimarisi
Orta Anadolu’nun özellikle Niğde ve Kayseri(Eski Kapadokya) bölgesinin kaynakta yine
    Kuzey Suriye ile buluşan taş mimarisi

Orta Anadolu’nun daha çok köy ve küçük kent ortamında kalan ve kökü Yeni Taş
    çağına kadar uzanan kerpiç mimarisi
Esas yayılma alanı Anadolu’nun kıyıları ile orta yayla arasında bir ikinci çember gibi dolanan, hımış yapı tekniğinde,
    yani taşıyıcı sistemi ağaç, kerpiç dolgulu, zemin katı çokluk taş olan bir yapı tekniği ile inşa edilmiş olan konut
    mimarisi.
 

Bu sonuncu grup Türk çağının Anadolu’da geliştirdiği konut kültürünün gerçek temsilcisi olarak değerlendirilmektedir. Bu gruptaki konutlar diğer tipler gibi belli bir bölgede yoğunluk göstermeyip büyük bir alanda uygulanmış ve gerçek anlamda Türk evinin ortak özelliklerin oluşturmuştur.
 

Türk evleri ile ilgili bazı ilkeler ortaya koyulmuştur. Bu ilkeler şöyle sıralanabilir:
 

Yaşama,doğaya,çevre koşullarına uygunluk, Gerçekçilik,akılcılık, İçten dışa çözüm, İç-dış uyuşumu, Tutumluluk, Kolaylık, Ölçülerin insan vücuduna göre oluşturulması, İklime uygunluk, Gereçlerin en yakından seçilmesi, Esneklik...

Bir sonraki yazımızda Türk Konutu mekansal özelliklerini incelemeye çalışacağız.


 

Başak Yalçınkaya
Mimar