|
|
|
|
|
|
MİMARCA |
KONAKLAMA YAPILARI;
OTELLER…
Şehir içi hanları ve kervansaraylarda konaklamanın
ardından, ev pansiyonlarının dışında İstanbul’da, o
zaman ki batı ölçülerinde inşa edilen ilk otelin tarihi
1841’de başlar. Bu otel Beyoğlu’nda Hotel
d’Angleterre’dir. Adı geçen otelin o yıllarda hitab
ettiği kesim, daha çok oryantalizm merakı ve ticaret
için İstanbul’a gelen batılılardır.
|
Konaklama yapıları konusunda o günlerden bu günlere
süregelen gelişme, fonksiyonların çeşitlenmesinide
beraberinde getirmiştir. Günümüzde, bu geniş yelpaze
içinde yer alan bir pansiyonda da, bir tatil köyünde de
amacın önceden belirlenmesi, başarılı bir tesis
bütünlüğü için önemli olmaktadır. Önceden belirlenen
amaç, planlama sürecinin bütünü içinde o yöreye, o yere
özgü tasarım için ilkeleri belirlemektedir. Yapının
kimliğinin oluşması için yapılacak analizler, peyzajdan,
iç mekan donatımı kadar otelin performansı içinde
gereklidir.
|
Konaklama binaları kapsamında ele alınan; oteller,
moteller, pansiyonlar, tatil köylerinin yörenin ekolojik
yapısına uygunluğu, çevre verilerinin özenle
kullanıldığı binalar olarak tasarlandığında, bizi
başarılı sonuçlara götürecektir.
|
1980’li
yıllar turizm yapılarının mimarlığımız gündeminde ön
sıraya çıktığı bir dönemdir. Bu tarihe kadar
rastlanmamış sayıda otel, motel, tatil köyü gibi
yapılar, özellikle turizm bölgelerimizde
projelendirilmiş, uygulanmış ve işletmeye açılmışlardır.
Bir mimari çeşitliliğin; modern, modernin türevleri,
postmodern, dekonstrüktivizm gibi eğilimlerin bir arada
hüküm sürdüğünü görüyoruz.
|
Anlatımdan yoksun bir mimari, sanat olmaktan çıkar,
belli gereksinimlerin yerine getirilmesinin aracı olarak
kalır. Oysa mimarinin de bir sanat dili olduğunu, mekan
kompozisyonlarının belli düşünce, duygu ve sistemleri
gösterme, anlatma gücü olduğunu kabullenmeliyiz.
|
Otellerde, özellikle inşa edildikleri yörenin iklimi ve
turistik kullanıma uygun olarak, dış mekanların
tasarımına ve bahçe düzenlemesine büyük önem
verilmelidir. Genel kullanım alanları özellikle
manzaraya açık teraslar halinde yüzme havuzuna, snack -
bar’a ve diğer dış kullanım alanlarına bağlıdırlar.
Resepsiyon, idare, satış üniteleri, çok amaçlı salon,
restoran, kahvaltı salonu, loby – bar, teraslar, kapalı
yüzme havuzu, sağlık merkezi gibi fonksiyonlara sahip
mekanlar birbiri içine akacak şekilde, servis kısmından
ve yatak odalarından olabildiğince bağımsız şekilde
tasarlanmalıdır.
|
Planlama yapılırken bir otelin; katı beton ağır etkili
bir yapıdan ziyade ev yaşantısına yakın, kendi içine
dönük, sempatik, sıcak, doğa ile bütünleşmiş bir huzur
ortamı olmasına özen gösterilmelidir. Yapılarda; malzeme
seçiminde ve planlamada uygun tarzda basit yöresel
malzeme ve biçimlerin kullanılması tercih edilmelidir.
Her otel farklı özellikte, ancak kendi içinde bütün bir
karakter taşımalı ve o karakteri atmosferinde en yoğun
biçimde sunabilmelidir. Tasarıma yön veren ana amaç;
tatil sürecinde, yoğun ve yıpratıcı iş yaşamından gelen
kent insanını dinlendirmek ve eğlendirmek olarak
tanımlanabilir.
|
Elbette
dört mevsimin bir arada yaşandığı, doğa, tarih ve kültür
ülkesi Türkiye, turizm yoluyla kalkınmada adaydır. Ve
turizm yoluyla kalkınmada önemli rolleri olan konaklama
tesislerini, yanlışlara düşmeden, değerlerimizin farkına
vararak, bir turizm politikası saptayarak planlamamız
gerekmektedir.
|
Çevre
verilerinin araştırılması, ekolojik dengeleri ön plana
çıkararak planlama yapılması, program + tasarım +
uygulama + kullanım aşamalarından oluşan planlama
sürecinin, düzeylerden ödün vermeden yaşatılması
sağlıklı bir yaşam ortamı ve gelecek için ön koşuldur. |
|
Başak
Yalçınkaya
Mimar |
|
|
|
|
|