Bir önceki menüye geri dönmek için buraya tıklayın! MİMARCA


GELENEKSEL TÜRK KONUTLARI…

Yaşamlarımızı geçirdiğimiz konutlar; acaba ne kadar bizim geleneklerimizi ve aile yapımızı yansıtabiliyor?.. Bu konuyu gözden geçirebilmek ve karşılaştırma yapabilmek için geleneksel Türk Konutu hakkında fikir sahibi olabilmemiz gerekmekte… Bu bize belki de daha uygun ve özel evlerde yaşam sürdürebilme kapılarını açacaktır…
 

Geleneksel Türk Konutu konusundaki çalışmalar, son yıllarda belli bir düzeye ulaşabilmiştir. Çok yönlü değerlendirmelere olanak sağlayan bu çalışmalar, genelde ayrıntılarda yorumda bulunmak için sınırlı kalınmıştır. Çünkü henüz yeterince incelenememiş, değişik ölçekte sayısız yerleşme söz konusudur. Bunların bir bölümü değişik nedenlerle kimliğini yitirmiş, bir bölümü ise yapılacak araştırmaları beklemektedir.
 

Geleneksel Anadolu evlerinin yaratıcıları, çağdaş mimarlığın dünyada çözüm aradığı konulara kendilerince cevap vermiş görünüyorlar. Anadolu’nun değişik bölgelerindeki ev örnekleri, esneklik, değişebilirlik, uyabilirlik ve çok amaçlılık açısından günümüz ortamına sağlam ipuçları vermektedir.
 

Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki arazi yapısı ve iklim farklılıkları, mimarlık ortamının biçimlenmesinde etkili olmuştur. Dış koşulların olumsuz etkilerinden korunmak, bu arada yaşamı kolaylaştıran, güzelleştiren etkilerden yararlanmak, Türk Konutu için, ilke olarak benimsenmiştir.
 

İklimin olumsuz etkileri bulunsa bile, engebelerin ve bitki örtüsünün oluşturduğu peyzajın çekiciliği, evlerin yönlenmesini etkiler. Sofa, başoda, köşk gibi en önemli yaşam mekanları peyzaja yönlendirilmiş olduğundan, iklimin etkisi ikinci planda kalmıştır. Akdeniz ikliminin egemen olduğu bölgelerde evler açık sofalıdır. Oran olarak, yaklaşık kapalı mekan kadar açık mekan alanı oluşturulmuştur. Zemin katın bahçeye dönük yönü açık bırakılmış, iç mekan – dış mekan bütünleşmesi sağlanmıştır.
 

Evlerdeki mekan düzenini , büyükçe bir avlu etrafında yer alan eyvanlı mekanlar oluşturur. Düz arazilerde odalar için uygun yön genellikle doğu ve güneydir. Sofa içinse uygun yönler batı, doğu ve güneydir. Yön elverişsiz olsa bile manzaraya dönük olmak temel ilkedir. Elverişsiz yönün etkileri, uygun ayrıntı çözümleriyle giderilmektedir.
 

Yerel yapı malzemesi ve taşıyıcı sistem açısından bakıldığında, kullanılan temel malzemeler ahşap, taş ve kerpiçtir.

Özellikle taş malzemenin kolay bulunduğu bölgelerdeki konutlarda, üst kat döşemeleri alt katın tonozlu tavanına oturtularak yine taştan yapılmıştır. Kalın taş duvarların tanıdığı olanaklarla gerçekleştirilen pencere boşlukları, eyvanlar ve taş çıkmalar, konut mimarisini zenginleştirmiştir.
 

Türk Konutu, başlangıçtan bu yana mekan örgütlenmesi açısından incelendiğinde, temel ilkelerin hemen hemen hiç değişmediği görülmektedir. Her oda, tıpkı çadırda olduğu gibi oturma, dinlenme, yemek yeme, çalışma, yatma, hatta yıkanma eylemlerini gerçekleştirebilecek esnekliğe sahiptir. Evin temel öğesi odadır. Biçimlenişini, insan yaşamındaki işlevlerin getirdiği düzen oluşturur.
 

Geleneksel Türk Konutuna hak ettiği değeri vermek için, bugün çoğunu yitirdiğimiz evlere ve onları oluşturan çevrelere ilgiyi artırmak ve bunların korunması yolundaki çabaları güçlendirmek amaçlanmalıdır.
 

Elimizde var olan bu büyük kaynağı araştırdığımız ölçüde tanımak, tanıdığımız ölçüde korumak, değerlendirmek ve geleceğe güçlü bir biçimde aktarmak imkanına sahibiz. Böylece yaşadığımız mekanlarda da geleneksel Türk Konutunun tartışılmaz katkısıyla, kendine ait bir kimliği olan MODERN TÜRK KONUTU kavramını yaratabilmek ve bunu yaşamlarımıza katabilmek şansına ve özelliğine sahip olabiliriz…


 

Başak Yalçınkaya
Mimar